YAKIŞTI
Aşığına bin bir naz yapan dağlar, sonunda
Yol vermiş, Hasbiler lideri Ankara yolunda
Anadolu aydınlanmasının simgesi, Gazi
Ülküsüne aşina aziz dostu “Misafir” ediyor
İrfan yurdu, ilim kurdu Gaziye; misafir, ne de yakıştı
İnönü bulvarı karanlık, rüzgar tersten esiyor
Kurumlar; korku salıp adeta yol kesiyor
İmanlı millet, Fevç fevç rüzgar gibi esiyor
Korku ne ki? Aynı yolda mabede koşuyor
Millet O’na O, millete ne de yakıştı
Arkasında sıra sıra seçilmişler
Yürekleri, biçim biçim biçilmişler
Mecliste iğdiş(!) edilmiş devlet
Yollarına düşmüş, bekliyor, millet
Korkudan iradesine yan çizenlere
Meclise; korkusuz, Muhsin vekil ne de yakıştı
İlahi sedaya sağır devre inat, şahadetleri gökleri delen
Yurdumun en ücra köşesinden koşarak gelen
Kocatepe’de yürekli halk, O’nda kendini gören
Dilerde dua, gözlerinde yaş, kendini bilen
İşgal devri kalıntısı, kiralık beyinlere
Ülkemi, dilim dilim dilecek kahpe planlara;
Göğsünü set eden Anadolu, Ankara’yı kuşattı
Millet nasıl ayağa kalkarmış, aleme yaşattı
Her alanda istiklale aşık,Ankara’ya akan Millet,
İstiklalin karargahı Ankara; ne güzel yakıştı
Ankara’da hava latif, rüzgar okşuyor, iklim pek hoş
Bulutla saklayıp, yüzünü dağlardan kıskanan güneş
Artık çömert.. Gülüyor yüzü, şanlı yolcuya yoldaş
Güneş,ısı,çimen, çiçek, bayram havası; ne de yakıştı
Kapkara urbalı, simsiyah camla gizlenmiş ruhsuz gözler
Resmi törenden gidiyor, gerdan kırarak devrimbazlar
Kıpkırmızı surat, millet kesesinden semirmiş, devirbazlar
Millet içine giremez, ilim sıfır; ham yobazlar
Milletten kesesinden besli, lengerlekçiler
Millete tepeden bakan dangalakçılar
Hayret etmeyin! Akılsızlık size yakıştı
Tagor müridine, zorla indirilen bayraklar
Milletin ellerinde candan coşkuyla selamlar
Peşinde; tuğlar, sancaklar, renk renk alemler
Vaziyet o, akınlardan gelen Mehmetler
Bayrak, milletin yiğit evladına ne hoş yakıştı
Temiz yüreklerden çıkan ilahi nida
Emin olun bu ruh oldukça kesilmez ilahi seda
Uğruna can edilir feda
Tekbirlere eşlik eder şehit- şüheda;
Onunla miraçlar edilir eda
Duyunca karışır kâfir kafası
Kaldırır kalpteki kiri, açar pası
“Allahü Ekber, Allahü ekber”
Layık olanı misafir eder, Peygamber
Arşı delen; Tekbirler, tehliller, salâvatlar
İştirak ediyor; her yaştan kadın, erkekler
Tekbirler Hak’ka, dualar Muhsin’e yakıştı
Girift sırlar içinde bilinmez “iş”ti
Ömür; çileler çileler içinde geçti
Göçülecekti bir gün; O’da göçtü
Zorluklara sabır O’na yakıştı
Çağının gereği eğitimi alan
Bu manevi iklimde yetişen
İstikbalimiz Altın nesle emanet
Mukadder olan son durak; işte
İsimler;”Arz”da, sema, Güneş’de
Gönül adamı;
Varna şehidi Karacabey, vakfına misafir
Tacettin koynunda, Sultanı’na kavuştu
Kocatepe’den başlatılan yürüyüş
Karacabey Vakfı’na varış
Hacettepe;
Dertlilere derman yuvası
Ankara da Anadolu verası
Son Haç’lı saldırısına kale, burası;
İlk burçlar, Altındağ bedenleri
Mücadelede manevi meşruiyet simgesi, Akif
Tacettin sultan, zaman ötelerine vakıf
Devlet töreni Tagor müritlerinin olsun
Millet töreni, nasıl olur?.. Cihan görsün
Sana sahte saygılar yakışmazdı
İman erlerinin salat selamı yakıştı
Zira bayrağa al yakışır
Hilale elbet gül yakışır
Selamla Ankara, Muhsin geçiyor
İrfanlı millet, kendine yakını kolay seçiyor
Yaşlı, genç kadın kızan, bayrak açıyor
Gönlündeki sevgiyi çiçek çiçek saçıyor
Bahar geldi, selama durmuş yeşil giyen ağaçlar
Bin bir tada gebe meyveler, yollarına çiçek açıyor.
Yeni ufuklara koşan gençlik, anı yaşıyor
Altın neslin fidanları peşinden koşuyor,
Bu görkem, bu ihtişama herkes şaşıyor
Kabarmış imanlı göğüsler tekbirlerle coşuyor
Sevenlerin beraber, yad eller de bu coşkuyla koşuyor
Davan o kadar büyüyor ki, ülkemi saran ulu çınar
Gölgesi hilal hilal yurdu aşıp, uzaklara taşıyor
Simgeleştirdiğin birlik ruhu sınırları aşıyor
Yanlışa gidiş, millete üzüntü, gönül yarası
Artık batıl peşinde koşup yorulma
Milleti üzüp, birlikten ayrılma
İse kuruma gömülüp
Karalar bağlama
İşte istek
İşte sevgi
İşte irade, işte maşeri vicdan
Ne düzen kursan, olacak Allah’ın işi
Batılın peşindeki, kurumu isi
Ey Ankara, gör ve teslim ol
Bin yıllık savaşın bitti emin ol
.....
Yediğin ekmeğe saygılı ol
Milletin sevgisine layık ol
Milletin iradesine ram ol
Yücel, yücelt kendin ol
..
Masum ve mahzun gönüllerden dualar
Dillerde, Ankara’yı inleten Tekbir
Alah-ü Ekber..Allah-ü Ekber..
Yerdekiler, göktekiler eşlik ediyor
Bir garip, sırlar içinde işti
Sana makber, kalenin önünde yakıştı
Ankara kalesi;
Orası, sultan kapısı
İlim, irfan yuvası
Akif evi, istiklalin simgesi
Şanlı direnişin karargâhı
Akif, mücadelenin manevi meşruiyet simgesi
Varna Şehidi Karacabey, ev sahibi
Batıya daha batıya koşan ruhun akıncısı
Batıya akan gönül ordusunun şanlı akıncısı
Tacettin, gönül fethi yolculunda fizik ötesi
Peygamber aşığı milletin bileşkesi
Büyük davacı, uhrevi hava yakıştı
Tacettin koynu, gönül ehline ne güzel yakıştı
Varna şehidi Karacabey, ne iyi komşu eşti
Anadolu coşup, sende birliğe koştu
Türkistan Türkleri bayrak açmış
Yakup aptal,Yatağan baba
Horasan-Rumeli erleri
Korunalp’tan Alparslan’a
Dalga dalga buluşmaya gelen
Kürt,Çerkez, Arap Beyleri
Fatihler doğran,anaları
Her yaştan kadınları, erkekleri
Memleketimin bütün renkleri
Olmuşlar tek yürek bir, kol kola
Hedef aynı; “Dos doğru yola”
Muhsin’i sevgi yumağına sarmış yürüyor
....
Bayrama izinli bahar havası,
Süslemişler gelin gibi
Ne görülmüş nede duyulmuş sayıda insan
Hasbiler hareketi liderine eşlik ediyor
Muhsin, uhreviyat mekânı vatanına gidiyor
“Sonsuzluk yolcuları;
“Uçmağa” gitti!…
...Birliğe, yolculukta:Vahdet’e ermek için..
“Toyumuz var,HOŞ GELDİNİZ.””demiştik
Bu büyük birlik bayramı
Allah’ın Muhsin kuluna güzel yakıştı
Allahü ekber Allahü ekber
Sana yoldaş olsun, Peygamber
31 Mart 2009 Salı- Şairinyeri/Emiryaman- Ankara-
////////////////////////////////
GAFLET Mİ, İHANET Mİ?
Ankara Kalesi ve eski Ankara küçük el atmalarla yer yer düzenlense de bütünüyle düşünüldüğünde insana “Gaflet mi, ihanet mi” dedirtecek bir tarih yaması, milli kültüre karşı düşmanlıkla karşı karşıya.
Bu nedenle hala “vurdumduymazlık ve görmezden gelmekle” karşı karşıya.
Ankara’ya farklı çehre verecek mekânlar kaderine terk edilmiş, el uzatacak hamiyertli elleri bekliyor.
Yağma ve vurgun, sadece bilmeyenler eliyle değil “en çok bilenler” hatta adına bilim ocağı denen üniversiteler vasıtasıyla yapılıyor.
Ankara’nın Hamamönü semti ile Tacettin Dergahı çevresi yakın zamanlara kadar acınacak halde idi. Taceddin Sultan Dergâhı ve İstiklâl Marş’ımızın yazıldığı Mehmet Âkif Ersoy Evi, çevresisi de o korkunç vaziyete terk edilmişti.
Ancak son azmanlarda Altındağ Belediyesi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü, bölgeye el atmış.
Kültür Bakanlığı da bu çalışmalara destek vermektedir.
Bölgedeki tarihi yapılar ele alınıp, onarılarak, Halaç binalar yıkılarak restorasyona uygun olan yapılar tekrar canlandırılıp çok şirin bir köşe şeklinde tarihi sokaklar yeniden oluşturuluyor.
-Hacı Musa Camii ve çevresi-
TACEDDİN VELÎ CAMİİ ve TÜRBESİ
Taceddîn Velî Camii ve Türbesi, Hamamönü Sümer Mahallesi, Mehmet Akif Ersoy Sokağındadır. Tâceddîn Sultan’ın adıyla anılan camii ve türbenin hemen yanındaki Tâceddîn Dergâhı, daha önce bölgeyi adeta istila ederek devasa binalarla çevreyi çirkinleştiren Hacettepe Üniversitesi’nin de katkısıyla restore edilmiş ve müze olarak ziyarete açılmıştı.
Bir Celvetî tekkesi olarak yıllarca hizmet etmiş olan cami bitişiğindeki kapalı mekanda Taceddin Velî ve oğlu Mustafa Efendi'nin türbeleriyle bahçesinde (Haziresinde)çok sayıda Müslüman mezarı bulunan dergâh, Millî Mücadele yıllarında da önemli hizmetler vermiştir.
O dönemde faal olan Dergah’ın bir odasının Milletvekili sıfatıyla Ankara’ya gelen Mehmet Âkif'e burada oturması için tahsis edilmesiyle döneminde çok önemli şahsiyetlerin uğrak yeri olmuştur. İstiklâl Marşı ve Bülbül Şiiri da bu mekânda yazılmıştır.
Şimdi eski o uhrevi yapısı epeyce kaybolma pahasına Cami, türbe ve Mehmet Âkif Evi birlikte restore edilerek daha modernleştirilmiş.
Cami haziresindeki mezarlar ortadan kaldırılarak daha az sayıda mezar; seyirlik olarak bırakılmış, bahçelerdeki ağaçlar ortadan kaldırılmış.
Mana gitmiş, adeta moda gelmiş.
Çevre törenlik ve seyirlik hale getirilmiş.
ALTINDAĞ BELEDİYESİ'NDEN KUTLANACAK ÇALIŞMALAR
Altındağ Belediyesi’nin, Tacetin Dergâhı’nın doğusundaki mahalleye el atması, çok güzel bir şey.
O mahalde bulunan harap görünümdeki evler elden geçirilip, modern tekniklerle yeniden inşa ediliyor.
Bütün bu çalışmalar, semtin çehresini değiştirerek tarihî kimliğine kavuşmasına hizmet ediyor. Bunun ekonomik getirisi olacağı, şimdiden görülüyor.
Daha önce çeşitli vesilelerle görüştüğümüz Veysel Tiryaki’ye “Hacettepe üniversitesi ile işbirliği şeklinde bir çalışma ile bu mezbelelikten bölgenin kurtarılmasını rica” etmiştik.
O’da samimi bir ifade ile bölgenin ele alınacağını söylemişti.
Ve bunu gerçekleştirmiş.
Kutlamak gerek.
Ve diğer ilgilileri de
YAKIŞMADI
Ancak, bölgede yapılan güzel çalışmaları, kabri, İstanbul'da Edirnekapı Şehitliği’nde bulunun Mehmet Akif adına dikilen heykel gölgelemiş.
Çünkü hayatı boyu “Heykellere ve heykelle ifade edilen manaya” karşı çıkmış bir insana yapılacak en büyük kötülük yapılmış.
Bunda Kültür Bakanlığı koltuğunu işgal eden Ertuğrul Günay’ın rolü olduğunu düşünüyoruz.
Ve bu vebali AKP iktidarının boynunda taşıyacağı en büyük yük olarak değerlendiriyoruz.
İş yaparken adeta… Yapmışlar
Akif’i heykelle tasvir etmek, hiç olacak iş değil.
Fakat AKP iktidarı, Ertuğrul Günay eliyle başarmış..
Heykellere karşı olan sözde “aydınlar”, Akif, üzerinden şan şöhret hatta para kazanan ların, (akif, esnaflarının ) gıkı çıkmadı, çıkmıyor..
İSTİKLAL SAVAŞI VE AKİF ENSTÜTÜSÜ YAKIŞIR
Tacettin Dergahı ile Karacabey Camii arasında bir heyula yükseliyor.
İki güzel minare arasında sanki bir kara kedi.
O bina ilginç ayrılıklara sebep olmuş.
Tam kıblesinde Varna Meydan Savaşında(1444) şehit olan Anadolu Beylerbeyi Karacabey'in yaptırdığı camii ve türbesi ..
Kuzeyinde kalan ise Taceddin Velî Camii'ne aittir.
Müslüman Türkün bahtına çekilmiş bir hançer gibi, duruyor.
Çünkü o binayı kuranlar; hiç bir tarih şuuruna, estetik anlayışa dikkat etmediklerini ispatlarcasına davranmışlar.
Ve bir medeniyeti kapatan,üstüne zorla abanıp örten bir anlayışın simgesi haline getirmişler.
Bir ilim irfan yuvası.. Hele hele Hacettepe Üniversitesi böyle bir olaya sebeb olmamalı idi.
Olmuş.
Fonksiyonu ne olursa olsun o binanın inşaat kararını veren kişilerin akademik unvanları, tarihin ve millettin vicdanında gerekli yeri bulacaktır.
İşgalinde bir edebi olmalı.
Ancak..
Milletin bunca parası harcanmış. O kocaman bina dikilmiş.
Bundan sonra yapılacak iş şu olmalı:
Orası İSTİKLAL HARBİ VE AKİF EENTÜTÜSÜ”NE DÖNÜŞTÜRÜLEREK.
İlmin, irfanın ve gençliğin emrine sunulmalı.
“AKİF ve İstiklal ruhu” yaşatılmalı. Karacabey ve vakfına yaraşır işler yapılmalı.
Bu konu da şimdiye kadar verdiğimiz mücadele semeresini vermedi, veremedi, İnşallah Muhsin bey’in oraya defni buna vesile olur.,
Demir perde misali iki tarihi ve manevi mekan arasına giren bu rezaleti kaldıracak irfan sahibi idareciler, Tâceddin Külliyesi ile Varna şehidi Ankara Beylerbeyi Karacabey’e ait Külliye’yi; iki sevgiliyi vuslata erdirmiş gibi olacaklardır.
Bu yapılmadan bölgede yapılan bütün çalışmalar noksan kalacaktır.
AKİF’e heykel
Devletin zirvesinden İstiklal Marşı mesajı: Dünya durana dek söyleyeceğiz
Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'nı kaleme aldığı harabe halindeki Tacettin Dergahı, restore edildi. Cumhurbaşkanı Gül ve Meclis Başkanı Toptan, açılış törenine katılarak önemli mesajlar verdi.
İstiklal Marşı'nın kabul edilişinin 87. yıldönümü dolayısıyla açılışı yapılan parka Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yanı sıra Meclis Başkanı Köksal Toptan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Ankara Valisi Kemal Önal, Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki ve milletvekilleri katıldı. Gül, burada yaptığı konuşmada "İstiklal Marşı'nı başından sonuna kadar anlayarak okuyun." tavsiyesinde bulundu. Toptan, "İstiklal Marşı Asım'ın neslinin elinde dünya durdukça dalgalanacaktır." ifadesini kullandı. Günay, Akif'in insan ve ahlak yönünün gelecek nesillere anlatılmasını istedi. Ulusalcıların, İstiklal Marşı'na yönelik eleştirisi geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Gazetesi'nde dillendirilmişti. Emekli Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu, marşta, 'Hak, ezan, cennet, iman' gibi sözcüklerin geçmesine tepki göstermiş, Akif'i 'ümmetçi'likle suçlamıştı.
Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'nı kaleme aldığı harabe halindeki Tacettin Dergahı, restore edildi. Dergahın çevresine de park yapıldı. Parka Akif'in heykeli ve dev İstiklal Marşı kitabesi yerleştirildi. Kültür Bakanlığı, Altındağ Belediyesi ve Hacettepe Üniversitesi'nin işbirliği ile düzenlenen Mehmet Akif Kültür Parkı, dün hizmete açıldı. Cumhurbaşkanı Gül, açılışta yaptığı konuşmada, İstiklal Marşı'nın öneminin üzerinde durdu. Marşın kabul edilişinin 87. yıldönümünde Akif'in evinin önünde olmaktan dolayı mutluluk duyduğunu söyledi. Tacettin Dergahı'nın daha önceki halini bildiğini vurgulayan Gül, "Daha önce bir avuç dost, burada toplantı yapardı. Buralar yıkık ve döküktü." dedi.
Toptan, Akif'in her milletin kolay kolay sahip olabileceği bir şair olmadığına dikkat çekti. Toptan, "1921'in 12 Mart'ında TBMM'de Hamdullah Suphi'nin 10 kez üst üste okuduğu İstiklal Marşı mükemmel bir eserdir, mükemmel bir destandır. 724 şiir arasından seçildi. Kış gününde giyecek paltosu dahi olmayan Mehmet Akif'in, verilen 500 liralık ödülü kabul etmemesi onun karakterini gösteriyor." ifadelerini kullandı. Toptan, "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın." temennisinde bulundu. Bakan Günay ise Akif'in insan ve ahlak yönünün gelecek nesillere anlatılmasını istedi. Günay, "Büyük Şair'e karşı vazifemizi geç de olsa yerine getirmenin huzurunu yaşıyorum." dedi.
Günay, "Büyük Şair'e karşı vazifemizi geç de olsa yerine getirmenin huzurunu yaşıyorum." dedi. Aslıhan Aydın - Hasan Önal13 Mart 2008, Perşembe
Ünlü şairin evinin bulunduğu alan, kısa bir süre önce Kültür ve Turizm Bakanlığı, Hacettepe Üniversitesi ile Altındağ Belediyesi işbirliğinde yeniden düzenlenmiş, “Mehmet Akif Ersoy Kültür Parkı” adıyla, İstiklal Marşı'nın kabulünün 87. yıldönümünde gerçekleştirilen törenle açılışı yapılmıştı.
Tacettin Dergahı'nı gezen Günay, ardından çalışmalarla ilgili açıklamalarda bulundu. Günay, 27 Aralık tarihinin Mehmet Akif Ersoy'un ölüm yıl dönümü olduğunu anımsatarak, bu tarihten önce burada yapılan çalışmaları görmek istediğini söyledi.
Tacettin Dergahı ve Camisi'nde Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün bir çalışma yürüttüğünü hatırlatan Günay, 'Uzun zamandan bu yana ihtiyacımız olan bir hizmeti gerçekleştiriyorlar. Yıllar önce burası yüz kızartıcı bir durumdaydı' dedi.
Karacabey Cami
Karacabey Cami (İmaret Cami ) (Ankara) Ankara Kalesi’nin sur duvarlarının güneydoğu ucunda Cami, türbe ve çifte hamamdan meydana gelen bir külliye olan Karacabey Camisi Hamamönü semtinde bulunmaktadır Vakıflar genel Müdürlüğü’ndeki 1484 tarihli vakfiyeden öğrenildiğine göre Karacabey tarafından yaptırılmıştır Yapı topluluğu 1892 depreminde büyük tahribata uğramış, Karacabey’in torunlarından ve bu yapının mütevellisi İzzettin Karacabey 1938 yılında yeniden onarmıştır Karacabey Külliyesi XV yüzyılın ilk yarısında Sultan II Murat zamanında Anadolu Beylerbeyi olan Celalettin Karacabey tarafından yaptırılmıştır Bursa tipi, ters “T” veya zaviyeli cami denilen plân üslubundadır Bu plân tipinin Ankara’daki tek örneğidir İbadet mekânının üzeri iki ayrı kubbe ile örtülmüş olup bunların yanında birer yan mekân ve beş bölümlü son cemaat yeri bulunmaktadır 1892 depreminde ibadet mekânının üzeri çökmüş ve yeni yapımında da orijinaline sadık kalınarak beden duvarları yapılmış ve üzeri çatı ile örtülmüştür Caminin giriş portali sonradan yapılan bezemelerle özgün süslemesinden uzaklaşmıştır Bununla beraber kilit taşı ve çevresi güzel bir stalaktitli taş işçiliği göstermektedir Giriş kapısının üzerinde sülüs yazılı çiçekli bir zemin üzerine kitabe yerleştirilmişse de bu kitabe zamanla bozulduğundan bânisi ve yapım tarihi konusunda kesin bir bilgi edinilememektedir Caminin kuzeybatısına son cemaat yeri ile yan odaların birleştiği köşeye minare yerleştirilmiştir Minarenin altı Antik Çağlara ait devşirme parçalardan yapılmıştır Üst kısımlar mor renkli çini ile kaplı tuğla örgülüdür Bu tuğla bölmenin üzerinde Bursa kemeri şeklinde sağır nişler yer almaktadır Caminin kuzeybatı köşesinde Karacabey’in türbesi yer almaktadır Türbenin içerisinde Varna’da şehir düşen Karacabey ile oğlu Ahmet Çelebi’nin mezarları bulunmaktadır Bu türbe Sultan III Selim zamanında Pir Mehmet tarafından tamir ettirilmiştir 1943 yılında da Milli Eğitim Bakanlığı’nca da onarılmıştır Sekizgen plânlı türbenin girişi dışarı taşkın, yanları kapalı, üstü tonozlu bir eyvan biçimindedir Duvarları taş ve tuğlanın örgülü biçimde birlikte kullanılmasından oluşmuştur
http://www.mumsema.net/ic-anadolu-bolgesi/258951-karacabey-cami-imaret-cami-ankara.html
KARACABEY KÜLLİYESİ
Külliye eski Ankara şehrinin kenarında, Hacettepe yakınında yer alır. Celâleddin Karacabey tarafından yaptırılan İmaret cami, türbe ve hamamdan oluşan külliyenin vakfiyesinin 844 H./ 1440 M. yılında hazırlanması tesislerin bu tarihte tamamlandığını gösterir. Külliyenin merkez yapısı Hacettepe Üniversitesi içinde kalması sebebiyle cami olarak kullanılamayan zaviyeli camidir. Vakfiyede külliyenin görevlileri sayılırken ilk sırada mütevelli (yönetici), ikinci sırada zaviye şeyhinin sayılıp imam ve müezzine daha sonra yer verilmesi zaviyeli camilerin ilk fonksiyonunu göstermesi bakımından önemlidir. Caminin kitabesindeki bu tür külliyeler için kullanılan imaret deyimi fonksiyon farklılığını göstermektedir. Külliyenin matbah, mahzen ve ahır gibi yapılarından bir eser kalmamıştır. Avlu kapısındaki çeşme de o zamana aittir. Külliye zaman zaman onarılmıştır. 1205 H./1790 M. yılına ait bir kayıtta “cami, türbe, imaret, çeşme, su yolları ve çifte hamamların harap olması sebebi ile onarılması için keşif yapılmıştır”. 1892 M. yılında depremden sonra onarılmıştır. Çeşitli sıkıntı ve olumsuzluklara rağmen Karacabey Vakfı Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da hükmi şahsiyetini sürdürerek günümüze kadar gelebilmiştir. Halen vakfın mütevellisi vazifesini Vakıflar Genel Müdürlüğü denetiminde; ara ara da yardımı ile sürdürmektedir. Cami çevresindeki tarihi doku Hacettepe Üniversitesinin inşası ile birlikte yok edildiğinden cami, cemaatini kaybetmiş durumdadır.
http://www.altindagmuftulugu.gov.tr/karaca_bey.htm
http://www.nadirkitap.com/ankara-karacabey-vakfina-ait-evrak-ve-tereke-efemera143461.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
YORUM VE KATKILARINIZ İÇİN TEŞEKÜRLER